15 Adımda Özgüvenli Olmak (Yüksek Özgüven Rehberi)

Özgüven nedir?

Özgüven farklı tanımlamalara açık bir kavramdır.

Bazıları bunun başarının anahtarı olduğunu iddia ederken, bazıları kişinin gerçekte olduğundan daha iyi olduğuna inanarak kendini kandırmanın bir yolu olduğunu düşünebilir.

Ama gerçekten özgüven nedir? Ve neden önemlidir?

Bu sorulara cevap verebilmek için öncelikle özgüvenin ne olmadığını anlamamız gerekiyor.

Özgüven kibirli olmak değildir.

Kişinin mükemmel olması gerektiğine dair bir inanç olmadığı gibi, başkalarının fikirlerine aldırış etmemek de değildir.

Daha ziyade, özgüven, sağlıklı dozda tevazu ve kişinin hatalarından ders alma isteği ile yumuşatılmış, kişinin kendi yeteneklerine olan derin bir inancıdır.

Özgüven neden önemlidir?

Bunu şöyle düşünelim.

Biz kendimize güvenip, inanmıyorsak; kim bize güvenip yeteneklerimize inanır?

Bu hayattaki tüm başarılarımız özgüvenimizle doğru orantılıdır.

Başarılarımız özgüvenimizin üzerine kurulur.

Bizi ileriye taşıyan, mantıklı riskler almamızı sağlayan ve hayallerimizin peşinden gitme cesaretini veren bir katalizördür.

Ancak özgüven bir gecede kazanılabilecek bir şey değildir.

Çok çalışarak ve sebat ederek kazanılmalıdır.

Becerilerimizi geliştirmek ve zanaatımızı bilemek için gereken zamanı ve çabayı harcamaya istekli olmalıyız.

Risk almak ve korkularımızla doğrudan yüzleşmek için kendimizi konfor alanlarımızın ötesine taşımaya istekli olmalıyız.

Ve yine de tüm bunlara rağmen kendimizden şüphe ettiğimiz ve kendimizi diplerde hissettiğimiz zamanlar olacak.

İşte özgüvenli olmak böyle durumlarda bile ilerleyebilmemizi, tüm bu olumsuz süreçlerin normal olduğunu kabul etme becerisidir.

Sonuçta biz sadece insanız.

Ancak bu anlarda kendimize olan güvenimiz gerçekten sınanıyor gibi görünür.

Her şey aleyhimize gidiyor gibi görünse bile devam edecek, kendimize ve yeteneklerimize inanacak gücü bulmamız gereken yer de bu dip noktalardır.

Düşük özgüvenin nedenleri nedir?

Hem olumlu hem de olumsuz bireysel deneyimlerimiz, karakterimizi tam olarak kavrayamayacağımız biçimde şekillendirir.

Yine de temelde, düşük özgüven, kendine olan inanç eksikliğinden kaynaklanır. Hayatımızın her alanına nüfuz eden derin bir şüphe duygusudur.

Peki bu şüphe nereden geliyor?

Çocukluk deneyimlerinin, toplumsal baskıların bir sonucu mu, yoksa sadece anlık olumsuzluklara karşı doğal bir hissiyat mı?

Belki de bunların hepsi veya daha fazlasıdır.

İnsan zihni birçok dönemece sahip bir labirent gibidir.

Ve her birimiz bu labirentte kendi kişiliğimize göre hareket ederiz.

Herhangi birinin kendinden emin hissetmesine neden olan şey, başka birinin kendinden şüphe duymasına neden olabilir.

Yine de tüm bu kişisel tecrübe ve karmaşıklıklara rağmen özgüvenle ilgili evrensel faktörler de vardır.

Örneğin korku, birçok şekilde tezahür edebilen güçlü bir duygudur. Başarısızlık korkusu, reddedilme korkusu veya bilinmezlik korkusu olabilir.

Hangi şekilde olursa olsun, korku bizi yoğun bir şekilde etkiler ve tam potansiyelimize ulaşmamızı engeller.

Özgüvensizliğe sebep olan diğer bir faktör de iç eleştirmenimizdir. Hepimizin içinde yeterince iyi olmadığımızı, yeterince akıllı olmadığımızı, asla başaramayacağımızı söyleyen bir ses olabiliyor. Bu da kurtulmanın zor olduğu bir kısır döngü yaratıyor.

Nihayetinde, düşük özgüvenin temel nedenlerini anlamak sadece ilk adımdır.

Sadece harekete geçerek ve şüphelerimizin ve korkularımızın üstesinden gelmek için çalışarak kendimize gerçekten inanmayı öğrenebilir ve tam potansiyelimize ulaşabiliriz.

Bu zor bir yolculuk olabilir, ama yerimizde saymaktansa zorluklarla yüzleşmeye değer bir yolculuktur.